Ersan Kınık Sultanlar Ligi’nde heyecan ve sürpriz dolu bir haftayı daha geride bıraktık. Haftaya ilişkin değerlendirmelerde bulunmadan önce geçen hafta kaleme aldığım bir önceki “Zirvede Rekabet Kızışıyor, GDS ve Tartışmalı..
Ersan Kınık
Sultanlar Ligi’nde heyecan ve sürpriz dolu bir haftayı daha geride bıraktık.
Haftaya ilişkin değerlendirmelerde bulunmadan önce geçen hafta kaleme aldığım bir önceki “Zirvede Rekabet Kızışıyor, GDS ve Tartışmalı Hakem Kararları…” başlıklı yazımın, “Şahin gözü ve GDS arasındaki çelişki” alt başlığındaki ifadelerimdeki gözden kaçamayacak ölçüdeki önemli bilgi eksikliği nedeniyle meydana gelen hatalı ifadelerden dolayı kıymetli okurlardan özür dileyerek başlamak istiyorum.
HAFTANIN SÜRPRİZİ ZEREN SPOR’DAN GELDİ
Sonucuyla birlikte haftanın en çok konuşulan maçı hiç şüphesiz ki 9. haftanın açılış maçı da olan Zeren Spor – Fenerbahçe Medicana karşılaşması oldu.
Dikkat çeken transferleriyle adından oldukça söz ettiren ancak lige beklentilerin altında başlayan Zeren Spor, her geçen hafta güç kazanmaya devam ediyor. İlk haftalarda, takımda yaşanan uyum sorunu tamamen ortadan kalkmış gözüküyor.
Özetle bahsedecek olursak, lige dört mağlubiyetle başlayan Ankara ekibi, Aras Kargo galibiyetiyle birlikte yakaladığı çıkışı sürdürmüş ve sırasıyla Kuzeyboru’yu, Sarıyer’i ve Bahçelievler’i mağlup ederek oynadığı son 4 maçın 4’ünden de galibiyetle ayrılmasını bilmişti.
Mor-beyazlı ekibin, lig lideri Fenerbahçe Medicana karşısındaki yapacakları ise hepimizin merak konusuydu.
Zeren Spor’un cumartesi günü ortaya koyduğu mücadele, voleybol severlerin bütün merakını gidermiş olsa gerek.
Zeren ilk sete biraz tutuk başlayıp, seti de 25-27 kaybetse de, setin başından sonuna kadar skora ortak olarak bir kopma yaşamadı.
FENERBAHÇE BLOKLARDA YOKLARI OYNADI
Fenerbahçe Medicana’da ise blok hattındaki kırmızı alarm, adeta gelecek setlere dair işaret veriyordu. Çünkü yanlışlık olmasın notlarıma göre ilk sette Fenerbahçe, skor 24-24’e gelene kadar bırakın blok sayısı almayı, blokta top sektirmesi bile yoktu.
Nitekim ikinci sete geldiğimizde Fenerbahçe, oyunda en ufak bir varlık bile gösteremedi. Servis karşılamada yaptığı hataların yanı sıra hücumda da hiçbir şey yapamayan Ana Cristina, aldığı topları öldüremeyen Stysiak ile birleşince takım kelimenin tam anlamıyla çöktü.
Zeren Spor tarafında ise henüz 20 yaşındaki smaçör Uzelac ile tecrübeli pasör çaprazı Mihajlovic’in muhteşem performansı ve Malinov ile uyumları bir araya gelince 25-12 gibi bir set sonucu ortaya çıktı.
Fenerbahçe üçüncü sette nispeten toparlansa da blok hattındaki sıkıntılarını gideremedi. Şöyle ki, Fenerbahçe bu maçtaki ilk bloğunu üçüncü sette Meliha Diken ile aldı. Yani maçın bu anına kadar orta oyuncuların toplam blok sayısı sıfır!
Ana Cristina’nın oyundan bu kadar kopmuş olmasına rağmen (hücumda %32, servis karşılamada ise %24 ile oynadı) üçüncü setin sonlarına kadar Elitsa Vasileva ile değişikliğinin yapılmaması ise tamamıyla Marco Fenoglio’ya yazar.
Fenoglio, bu maçta takımı kendi haline bırakmış bir görüntü verdi, işler yolunda gitmediğinde müdahale edebileceği bir B planı yok gibi gözüküyor.
Nitekim Fenerbahçe dördüncü seti 25-20 kazanıp maçı netice setine taşısa da kazanan taraf, maçın başından son anına dek hak eden taraf olan Zeren Spor oldu.
ZEREN SPOR, PLAY-OFFLARIN EN ÖNEMLİ ADAYI
Aslında bu galibiyet, her ne kadar Fenerbahçe tarafı sayısız hatalar yapmış olsa da, Zeren’in son haftadaki yükselişlerinin tesadüf olmadığını gösterdi. İstikrarlı bir şekilde devam etmesi durumunda ligin normal sezonunu ilk 6’da bitirmesi kesin, ilk 4’te bitirmesi ise işten bile değil.
MİHAJLOVİC VE UZELAC’TAN 55 SAYI
Brankica Mihajlovic ile Aleksandra Uzelac’ın maç boyunca toplamda 55 sayı aldığını da unutmadan eklemekte fayda var. (Uzelac 28, Mihajlovic 27)
Fenerbahçe Medicana’da ise Melissa Vargas’ın eksikliği her ne kadar hissedilse de takım olarak dağınık ve yorgun bir görüntü sahaya hakimdi. Hatta Meliha Diken hariç neredeyse takımda oynayan yoktu.
Sarı-lacivertliler, maçta toplamda dile kolay 47 doğrudan hata ile karşı tarafa sayı verdi. Bu hataların 13’ü Magdalena Stysiak’a, 12’si Ana Cristina’ya, 7’si Kaptan Eda’ya ait.
Drca’daki performans düşüklüğü ile birlikte Arelya’nın da yetersiz kalması Fenerbahçe’deki pasör eksikliğini daha da görünür hale getirdi.
LİDERLİK KOLTUĞUNU ECZACIBAŞI DEVRALDI
Öte yandan bu sonuçla birlikte Fenerbahçe, liderlik koltuğundaki yerini de Eczacıbaşı Dynavit’e teslim etti ve haftayı VakıfBank’ın gerisinde 3. sırada tamamladı.
NICOLETTİ VE NAZ AYDEMİR AKYOL UYUMU
Ligin yeni lideri Eczacıbaşı Dynavit ise Sigorta Shop karşısında rahat bir galibiyet elde etti. Anna Nicoletti ile Naz Aydemir Akyol’un şahane uyumu ise maça dair en dikkat çeken kısım oldu.
Performansının yeterliliğine ilişkin tartışmalar bulunan Nicoletti, bu maçta aldığı 30 topun 18’ini öldürerek %60’lık hücum yüzdesiyle öne çıktı.
Yeni transferleri Kathryn Plummer’ın da sakatlıktan dönüp İstanbul’a gelmesiyle birlikte önümüzdeki günlerde taşları yerine daha da oturtan, şampiyonluk adayı bir Eczacıbaşı Dynavit izleyeceğimizi düşünüyorum.
AYDIN’DA BLOK HATTI EMİN ELLERDE
2-0 geriye düştüğü karşılaşmadan 3-2’lik galibiyetle ayrılan Aydın Büyükşehir Belediye’de ise haftalardır alışık olduğumuz gibi müthiş bir orta oyuncu performansı izledik.
Geride bıraktığımız 9 haftada, orta oyuncularda istatistik liderliğini elinde tutan Berka Buse Özden, bu hafta Aras Kargo karşısında da 6 blok sayısına imza attı. Berka, bu sonuçla birlikte toplamda 34 blok sayısına ulaşarak, ligin en çok blok yapan orta oyuncusu olma unvanını elinde tuttu.
Takımın bir diğer orta oyuncusu Seher Aksoy ise 5 blok sayısıyla galibiyete katkı veren en önemli isimlerin başında yer aldı.
Hücum hattında ise Rasinska’nın eksikliğini çok iyi kapatan Angela Maria Leyva ise aldığı 50 topun 26’sını öldürerek galibiyetin en önemli aktörü oldu.
Beşiktaş ise pasör çaprazı eksikliğiyle birlikte Gizem Güreşen’in yokluğunun sancılarını yaşamaya devam ediyor. Deplasmanda, ligin önemli ekiplerinden Kuzeyboru ile karşı karşıya gelen siyah-beyazlılar karşılaşmadan 3-1’lik yenilgiyle ayrıldı.
Kuzeyboru tarafı için fazla söze gerek yok. Oyuncular birbirleriyle oldukça uyumlu ve etkili bir oyun ortaya koyuyor.
KUZEYBORU KALDIĞI YERDEN DEVAM
Ortada Nasya Dimitrova ve Janset Cemre Erkul’un gerek hücumda gerekse blokta kusursuza yakın performans göstermeleri, Margarita Kurilo’nun hem savunmaya katkısı hem köşelerden verdiği hücum katkısıyla birlikte, Ayşe Çürük’ün milli takıma girecek kalitedeki oyunu her şeyi özetliyor.
Anna Lazareva’nın da bir pasör çaprazının, takımına verebileceği maksimum katkıyı sağlamasıyla Kuzeyboru, özellikle evinde oynadığı maçlarda, maçın mutlak favorilerinden biri haline geliyor.
TIMMERMAN’DAN MÜTHİŞ DÖNÜŞ
Galatasaray Daikin’de ise sakatlık nedeniyle geçtiğimiz 3 hafta sahalardan uzak kalan (Galatasaray’ın da art arda yenilgi yaşadığı 3 maç) Eline Timmerman, şahane bir dönüş yaptı.
Britt Bongaerts ile uyumuyla hücuma harika katkı sunan Timmerman, Nilüfer Belediyespor karşısında da kaldığı yerden devam etti.
%67 hücum yüzdesiyle oynayan Timmerman takımına hücumda 8 sayılık katkı verdi.
Savunmada oldukça önemli sıkıntılar yaşayan ve düşme potasında bulunan Nilüfer Belediyespor’da ise takımın tüm yükü, Szczurowska’nın omuzlarında taşınmaya devam ediyor. Bu şekilde nereye kadar devam edebilirler orası biraz muamma.
MARKOVA İZLEYENLERİ BÜYÜLÜYOR
Haftanın son maçında ise VakıfBank, evinde Türk Hava Yolları’nı ağırladı. Maç öncesi kadroda yer alan ancak ısınmaya dahil olmayan Anthi Vasilantonaki’nin yokluğuyla birlikte aslında maçın sonucu başlamadan belli oldu. THY ilk seti kazansa da VakıfBank, kaçınılmaz olanı yaşattı ve karşılaşmadan 3-1’lik galibiyetle ayrıldı.
Sezon başında VakıfBank’ın renklerine bağladığı Marina Markova ise her geçen gün izleyenleri büyülemeye devam ediyor. Arina Fedorovtseva’nın ardından Sultanlar Ligi’ne gelen en önemli power smaçör yine Rus ekolünden çıktı.
Boyunun 1,99 olması, kollarının ekstra uzunluğu, sıçrama yeteneği, 6 numara hücumları vs. 3.10’u aşan smaç yüksekliğiyle rakiplerinin Markova’yı durdurması imkansız hale geliyor. Manşetleri de zamanla daha da iyi hale gelecektir diye düşünüyorum ki THY maçını da servis karşılama hatası yapmadan tamamladı.
PUANLAMA SİSTEMİNİN ANLAMSIZLIĞI
Haftalık değerlendirmeyi geride bırakırken, puanlama sisteminin anlamsızlığı hatta düpedüz ifadeyle saçmalığını da konuşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere voleybolda 3-0 ve 3-1’lik sonuçlarda kazanan tarafın hanesine 3 puan yazılırken, kaybeden taraf ise puan alamaz.
Öte yandan 3-2 sonuçlanan maçlarda kazanan taraf 2, kaybeden taraf ise 1 puan alıyor.
Gelelim bu puanların zerre kadar anlamı olmadığı saçmalığına.
Puanlama sistemi böyleyken, lig sıralamasında puanın neredeyse hiçbir önemi yok. Sıralama yapılırken takımların aldığı galibiyet ve mağlubiyet sayıları göz önünde bulunduruluyor. Bu durumda puan, sembolik olmaktan öteye geçmiyor.
Diyeceksiniz ki galibiyet sayıları eşit olduğunda puan önemli vs. vs. Averaj sistemi zaten bunun için fazlasıyla yeterli bir sistem, puanlamayı neden konuşuyoruz ki şu noktada?
Olayın absürtlüğünü daha da net hale getirmek için şöyle örnek vermek istiyorum.
Ligin normal sezonunda oynadığı 26 maçın tamamını 3-2 kazanan bir takım 52 puanla ligi lider tamamlarken, ligde oynadığı 26 maçın 24’ünü 3-0 kazanıp 74 puan toplayan takım 2. sırada bulunuyor?
Hatta daha farklı bir senaryo kuralım.
26 maçın 18’ini 3-0 kazanıp 56 puan toplayan takım, lig liderinden fazla puan toplamasına karşın ilk dörtte yer alamayıp şampiyonluk için play-off’lara bile kalamıyor.
Şu an Sultanlar Ligi’nde 9. Haftanın sonunda da mesela VakıfBank 22 puan ile 2. sırada yer alırken, Fenerbahçe Medicana 23 puanla 3. sırada bulunuyor. Sıralamanın aşağılarına baktığımızda ise 5 puan toplayan Nilüfer Belediyespor 13.sırada düşme hattında yer alırken, 4 puanlı Sigorta Shop 11. sırada bulunuyor.
Akılla, mantıkla izah edilebilir tek bir tarafı yok mevcut sistemin.
Diğer liglerde durum nedir bilmiyorum, uluslararası bir uygulama mı onu da bilmiyorum, zerre kadar da ilgilenmiyorum. Bu başlıkta ilgilendiğim tek nokta puan sisteminin saçmalığı ve müdahale edilmesi gerektiği.
BİR BENZER UYGULAMA: ALTIN SET
Mesela bir diğer akıl almaz ölçüde saçma uygulama da Altın Set denilen zırvalık. 3-0 kazandığım maçın rövanşını 3-1 kaybettiğimde maç orada bitmeli. Gereksiz uzatmanın en ufak bir anlamı yok. Ha ille de uzayacaksa bunu 1 sete sığdırmak daha da büyük saçmalık özellikle geriden gelen takım için. Madem ki eleme usulünde 3-0 ve 3-1 arasında bir fark yok, o zaman takımlara bir maç daha oynatırsın geçersin.
Mesela ilk maçı evimde 3-1 yenilmişim. Deplasmana çıkıyorum rakip seyirci önünde onca baskıya rağmen oynuyorum ilk 2 seti kazanıyorum. Takımın yorulduğunu gören rakip hoca oyuncularına telkin veriyor kendinizi kasmayın yormayın, gerekirse kaybedin, enerjinizi koruyun zaten altın set var tüm gücünüzü oraya harcarsınız diye.
Deplasmandaki zavallım takım da kendini parçalasın maçı 3-0 yapmak için. Hop 15 sayılık altın set. Karşısında seyirci desteğini arkasına almış dinlenmiş bir takım ve hüsran. Yazıktır gerçekten.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.